Güzel seks hikayesi

Hayatımın bir bölümünde Kayserid’de yaşadım. Şehirde çok fazla yapacak birşey yoktu ve allahtan internet vardı ve bu sayede yeni insanlarla tanışıp eğlenceli zaman geçirebiliyordum. Taşındığım ilk günlerde tanıştığım evli ve Kayseride yaşayan bir bayan vardı. Günlük hayatta çok sık olmasa da internette hemen hemen hergün güzel sohbetler yapıyorduk. Tek kelimeyle çene çalıyorduk aslında. Sohbetlerimiz hep gündelik hayattan, sıradan konulardandı. Hiç edepsiz şeyler konuşmamıştık. Belki de birbirimizi tanıdığımız, farklı ortamlarda hem eşiyle hem de kendisiyle yüzyüze geldiğimiz içindi, belki de sadece güzel bir arkadaşlıktı bilemiyorum. Bir gün akşam üzeri beni aradı ve internete girip giremeyeceğimi sordu. Ben de olur dedim. Konuşmaya başladık ve konu nasıl olduysa sexe ve sex hayatına geldi. Kötü olduğundan falan bahsetti. Ben de kayseri’de insanın bu konuda çok fazla bişi yapamayacağını, açıkcası benim de aynı durumda olduğumu söyledim. Önce dışarıda buluşalım mı, birer kahve içeriz sohbet ederiz dedi. Olabilir dedim, yeri tespit etmek için şurası mı olsun burası mı olsun diye konuşurken evimin nerede olduğunu sordu. Tarif ettim. “Kayseri küçük yer, hemen duyulur şimdi sağda solda millet gereksiz dedikodu yapar, eşim de şehir dışında evine gelirsem uygun olur mu senin için” diye sordu. Şaşırmıştım. “Benim için fark etmez ama aynı risk eve geldiğinde daha yüksek olmaz mı? Diye sorduğumda, “merak etme, oturduğun yerde beni tanıyan insanlar var, zaten taksi ile geleceğim, onlardan birine gittiğimi zannederler” dedi. Ben de sen gelmek istiyorsan benim kapım her zaman açık sana” dedim. Tamam dedi ve fikrimi değiştirmeden telefonu kapatıyorum deyip kapattı. Çok geçmeden kapı çaldı, gelen Özge idi. Üzerinde beyaz bir body, krem rengi keten bir pantolon vardı ve oldukça hoş görünüyordu. Açıkcası daha önce hiç bu kadar alımlı gelmemişti gözüme. Belki de ben olayın gelişiminden ve en son sex ile ilgili sohbetimiz üzerine alıcı gözle bakmaya başlamıştım. Uzun süredir cinsel bir birliktelik yaşamamıştım ve açıkçası hemen etkilenmiştim. Elinde bir şişe kırmızı şarap vardı. Sanırım bu gece birşeyler olacaktı. İçeri geçtik ve salonda oturup sohbet etmeye başladık. Biraz günlük konulardan falan konuştuk. Bu arada eşinin iş gezisinde olduğunu, birkaç gün için şehir dışında olduğunu söyledi. Önce birer kahve içtik ve sonra şarabı açtım. Birlikte içmeye başladık. Bu arada internette neler yaptığımı sordu, ben de sohbet ettiğimi falan söyledim. Bilgisayarın başına oturup bakalım hangi sitelere takılıyormuşsun diye sık kullanılanlara tıkladı. Ağırlıklı olarak gazeteler, finans siteleri falan vardı ilk açılışta. Yetişkin sitelerini gizlemiştim biraz daha diplere. Bu arada şarapları doldurmak için mutfağa gittim. Döndüğümde Özge bilgisayarın başından kalkmış ve üçlü koltuğa oturmuştu. Ama yüzünde muzip bir gülümseme vardı. Neden öyle güldüğünü sorduğumda “gizli linklerini buldum, ben de bu bekar adam hiç mi sex yada pornografik siteler girmiyor diye düşünmeye başlamıştım” deyince utandım ve şaraptan yüklü bir yudum aldım. Evet dedim, onlara da giriyorum ama ulu orta yerde öyle linkleri bırakmamayı tercih ediyorum dedim. Utanma, bu doğal bir şey, kimseye söylemem merak etme diye üzerine bir de şaka yaptı. (o dönemlerde en sık ziyaret ettiğim konu sex hikayelerinin yayınlandığı bir siteydi) Bana o adresi sordu. Ben de ne olduğunu söyledim. Sonra da hikayeleri okumayı sevip sevmediğimi sordu. Ben de sevdiğimi söyledim. En çok hangilerini diye sordu, grup ve evli çiftler hikayelerini dedim. Yerinden kalktı ve bana “artık senin de okumayı sevdiğin hikayelerinden bir tane olacak” diyerek yanıma geldi ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Şaşırdım ve ne yapacağımı bilemedim. Elleriyle saçlarımı okşamaya başladığında ağzımdan bir tek “bunu yapmak istediğinden gerçekten emin misin?” diye aptalca bir soru sordum. Aniden yerinden kalktı ve gözlerimin içine bakarak kendinden emin bir şekilde “evet” dedi. Sonra yavaş yavaş kucağıma oturdu ve öpüşmeye başladık. Artık ben de utangaçlığımı atmış olayın tadını çıkarmanın daha iyi olacağına karar vermiştim. Çoktan dudaklarını dudaklarımını arasına alıp hafif hafif eziyor, sonra dilimi ağzının içinde usulca gezdirip diliyle sevişmeye başlamıştım. Özge saçlarımı ve boynumu okşarken, benim ellerim onun tatlı kalçaları üzerindeydi. Kalçalarını okşuyor ve sıkıyordum. Dudaklarını özgür bıraktım ve kulak memelerine küçük ıslak öpücükler kondurmaya başladım. Yavaşça boynuna doğru indim ve dilimle boynunda daireler çizmeye başlamıştım. Mümkün olduğunca yavaş ve zevkini çıkara çıkara sevmek istiyordum onu. Sonuçta böyle bir fırsat kolay ele geçmezdi. Zaman boldu ve hiç kimsenin acelesi yoktu. Tam ben bunları düşünürken ani bir hareketle kucağımdan kalktı ve “yeter artık, daha fazla bekleyemeyeceğim” diyerek beni ayağa kaldırdı, kemerimi ve pantolonumu aceleci bir şekilde çıkardı. Ve ağzından “aman allahım” diye birşeyi varla yok arası duydum. Önce elleriyle biraz okşadı ve sonra slibimden serbest bırakıp beni ağzına aldı. Elleriyle bacaklarımı ve kalçalarımı okşuyor, ağzına sığdırmaya çalışıyordu. Önce tamamını çıkarıyor, diliyle başına sert darbeler atıyor, eliyle sıvazlıyor sonra da tamamını ağzına almaya çalışıyordu, boğazına kadar sokuyor ama yine de başaramıyordu. Ben de “uğraşma boşuna, hiç kimse başaramadı şu ana kadar” dedim. O ise çıldırmış bir şekilde hepsini ağzına almaya uğraşıyordu. En son denemesinde gözlerinden yaş gelmişti ve neredeyse kusacaktı. Ben ise zevkten dört köşeydim ve dizlerim tir tir titriyordu. Artık beni de çıldırtmıştı. Gözlerinden gelen yaş ise sıranın bana geldiğinin göstergesiydi. Biraz önce hiç acelesi olmayan ben onu kollarından kavradığım gibi ayağa kaldırdım. Ellerimle gözlerindeki yaşları silerken dudaklarını hoyratça emmeye ve ısırmaya başladım. Bir taraftan da keten pantolonundan kurtulmaya çalışıyordum. Kemerini ve fermuarını açmayı başarmıştım. Onu birden ters çevirdim ve boynuna bastırıp önümde eğilmesini sağladım. Ne olacağını anlamamış, ona oral sex yapacağımı sanmıştı. “evet, hadi sen de beni yala. dilini kadınlığımda istiyorum” demeye başlamıştı. Benim ise bir sürprizim vardı. kadınlığının üzerinde parmaklarımı bir müddet gezdirdikten sonra dilimle küçük bir dokunuş yaptım… Sonra da erkekilğmin başını kadınlığına yasladım. Ve aniden ona girdim… Dilimi beklerken sikimi bulmuştu kadınlığında ve bir çığlık inledi evin duvarlarında. “Çok büyüksün… yavaş, canımı acıtıyorsun” diye söyleniyordu. Ama ben çıldırmış ve hızla girip çıkmaya başlamıştım bile. Üstelik girdiğim sadece kadınlığıydı… “Sus ve keyfini çıkar, daha hiçbir acı yaşamadın. ve yaşamak istemiyorsan bunun keyfini al, yoksa diğer deliğin de nasibini alır” deyip kalçasına sert bir tokat attım. Birden kendini ileri attı ve benden kurtuldu. “hayır, bunu sakın deneme, hastanelik edersin beni” dedi. Sert seksi sevdiğini, ama bu gece biraz daha yavaş ve keyifle sevişmek istediğini söyledi. Ona sert davrandığım için özür diledim. Önemli değil, seni ben baştan çıkarttım zaten dedi ve önümde diz çöküp kadınlığının sıvılarıyla parlayan erkekilğimi yine ağzına aldı. Bir taraftan emiyor, bir taraftan sıvazlıyordu elleriyle. Öyle sıcak, öyle ateşli yalıyordu ki daha fazla dayanamadım ve bir ayın açlığını ağzına boşaltmaya başladım Bu onu çıldırtmıştı. Gözgözeydik ve o benim tüm spermlerimi içmişti ve hala son damlasını ziyan etmemek istercesine emmeye devam ediyordu. Bu beni çıldırtıyordu işte. Dizlerim tutmaz olmuştu ve koltuğa doğru yığılmıştım. O ise hala beni emmekle meşguldü. Daha birkaç saniye önce kocaman olan erkekliğimden sanki bütün kanı emmiş ve küçültmüştü…. Muhteşemdi… Doğruldu ve diliyle dudaklarını yalayarak “çok hoşuma gitti… bu kadar dolu olabileceğini tahmin etmiyordum, sanki bir şat votka içtim… ve sarhoş ettin beni” dedi… Sonra da yanıma oturdu ve şarabından bir bardak alarak ağzını çalkalayıp yuttu. Birlikte duşa girdik… Sıcak suyun altında birbirimizi okşuyor, terlemiş vücutlarımızı sabunluyorduk… Göğüslerini okşarken başını geriye atmış küçük küçük inlemeye başlamıştı bile. Ben ise böyle bir ateş parçası karşısında daha fazla sönük kalamazdım. Erkekliğim yine hareketlenmişti. Özge duşun başlığını alıp ılık su ile erkekliğime masaj yaparken bir taraftan da diğer eli ile hayalarımı okşuyor, daha fazla ve daha çabuk büyümesini sağlıyordu. Bundan çok zevk alıyordum. O da bunu anlamıştı. Dudaklarıma yapıştı birden ve deli gibi öpmeye başladı beni. Elleri artık sadece erkekliğimde ve hayalarımda değil, vücudumun her yerinde dolaşıyordu. Sanki bu gece ben onu değil, o beni beceriyordu. Önce ılık su ile vücudumu ıslatıyor sonra da elleriyle ıslaklığın bıraktığı su damlacıklarını vücuduma iyice dağıtıyordu. Özge bu işi gerçekten iyi biliyordu. Dudaklarından hoyratça öpmeye başladım onu. Bu kez sıra bendeydi ve ellerim onun bütün vücudunu okşamaya başlamıştı bile çoktan. Duş başlığını elinden aldım ve yerine taktım. Su ikimizin üzerine de ılık ve tahrik edici geliyordu. Dilim ağzının içinde ve diliyle dans ediyordu. Ellerim ise muhteşem kalçalarında geziyordu. Onları sıkıyor, okşur ve küçük şaplaklar atıyordum. Her şaplakta inlemeleri biraz daha artıyordu… Onu çevirdim ve erkekliğimi kalçalarının yanakları arasına yerleştirdim… Öne doğru hafif eğdim. İçine girmeden sadece sürtüyordum kara deliğinin üstüne. Bir elim göğüs uçlarını sıkıştırırken, diğer elim kadınlığındaydı ve bu onun çok hoşuna gidiyordu….Ilık su, yanımdaki ateş parçası ve beni iyice azdırmıştı. Onu arkası bana dönük iyice banyonun fayanslarına yasladım, belini hafifçe kendime çektim… Muhteşem kalçaları tüm ihtişamıyla gözlerimin önündeydi hafifçe yere çömeldiğimde. Su kalçalarının yanakları arasından kadınlığına süzülüyor, yonca yapraklarını yalıyordu. Ve buna bir de benim dilim eklendi. Önce küçük dokunuşlar attım dilimle yonca yapraklarına. Sonra yavaşça dilimi yaprakların arasından içeri doğru sokmaya başladım. Bir elimi göğüslerine uzattım ama öyle bir pozisyondaydık ki ulaşamıyordum. Özgenin inlemeleri banyonun içinde yankılanıyordu. Ben ise onun kadınlığının içinde dilimle geziyordum. Baş parmağımı kara deliğine götürüp hafifçe ittim… Birden irkildi ve yüzünü döndü… “şimdi ve bu gece değil… ama söz başka bir gün o senin olacak” dedi. “şimdi istiyorum” dedim. Beni ayağa kaldırdı ve dudaklarımdan hoyratça öpmeye başladı. Bu sefer Özge benim dudaklarımı emiyor ve arada dişleriyle küçük ısırıklarla eziyordu. Sonra dilini ağzıma soktu ve ağzımın içinde keşfedilmedik bir yer bırakmadı. Su içinde iki balık gibi sevişiyorduk. Bundan çok zevk aldığı belliydi çünkü sürekli devam etmesini istiyordu. Onu öpmeye ve vücudunu okşamaya devam ettim bir süre daha… Ve bir anda buz gibi suyla irkildim… Sıcak suyu kapatmış sadece soğuk su akıyordu. O irkilmeyle elimden kurtulmuş ve yatak odasına kaçmıştı. “bunu niye yaptın, dondum burda” diye seslendim. “birisinin bitirmesi lazımdı. hiç bitsin istemezdim ama birkaç saat daha suyun altında kalırsak ikimiz de sünger gibi şişerdik” diyerek şuh bir kahkaha attı… Yatak odasından aldığı havluyu beline sarmıştı. Elinde başka bir havluyla beni kurulamaya başladı… Bu çok hoşuma gitmişti. Özge sanki bir sevme ustasıydı… Her yerimi kuruladıktan sonra havluyu benim belime sardı ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup beni salona yolladı. Biraz sonra arkamdan o da geldi. Üzerinde benim beyaz bir gömleğim vardı ve kravatlarımdan birini de boynuna geçirmişti. Çok seksi görünüyordu. İkimizin de kadehlerine şarap doldurdum. Bir taraftan hafif hafif birbirimizi okşuyor, küçük buselerle bedenlerimizin irkilmesini sağlıyorduk, diğer taraftanda birbirimize iltifatlar yağdırıyorduk. Ve yine başlamıştı Özge, havlunun altına elini uzattı ve yine erkekliğimle oynamaya başladı. Onu elleriyle büyüttü. Sonra yine dizlerimin önünde yere oturdu ve erkekliğimi ağzına aldı. Yavaş yavaş hareket ediyordu. Diliyle baştan aşağıya önce ıslatıyor, sonra dudaklarıyla tüm çapını kavrayarak ağzına almaya uğraşıyordu. Bütün bunları yaparken bir eliyle de hayalarımla oylaması beni çıldırtıyordu. Ayağa kalktım ve onu sırt üstü halının üzerine yatırdım. Birşeyler söyleyecekti. Dudaklarını parmaklarımla kapattım ve onu susturdum. “Hiç konuşma, kendini bana bırak, vücudunun keyfini çıkartmak istiyorum” dedim. Boynundan başlayarak bütün vücduuna öpücükler kondurup yalamaya başladım. Göğüsleri muhteşemdi. Uçları açık kahverengiydi. Onları bir müddet hafif ısırıklara boğdum. Sonra dilimle uçlarına ıslak darbeler atarak aşağıya doğru kaymaya başladım. Göğüslerinin bedeniyle buluştuğu o keskin ve yuvarlak çizgeleri yalamak çok hoşuma gidiyordu. Göğüslerinin alt kısımlarını yalamam ve okşuyor olmam onu çıldırtıyordu. Kısık inlemeleri ve nefes alış verişlerindeki hızlanmadan bunu rahatlıkla algılayabiliyordum. Orada bir süre daha kalmak ve onu iyice çıldırtmak istiyordum ama o başımı daha aşağılara inmem için bastırdı ve beni oradan uzaklaştırdı. Göbeğini, göbek deliğini ve sırasıyla kadınlığını dakikalarca yaladım. Pürüzsüz bacaklarını okşamak ve yalamak hem onun hem de benim çok hoşuma gidiyordu. Artık içine girmek istiyordum. Önce bedenimi yavaşça onun üzerine bıraktım ve dudaklarından onu öpmeye başladım. Erkekliğimi yonca yapraklarının üzerinde yukarı aşağı hafif hafif hareket ettiriyordum. O kadar ıslak ve kaygandı ki bu hiç de zor olmuyordu. Kulağıma “artık dayanamıyorum ve seni içimde hissetmek istiyorum” diye fısıldadı ve eliyle erkekliğimi kavrayıp yavaşça içine soktu. Sıcacıktı. Sımsıkıydı. Bir müddet orada öylece durdum. Hiç kıpırdamadım çünkü bu muhteşem bir zevkti. Ve sonra yavaş yavaş hareketlendim. Garip ve ritimsiz bir birleşmeydi bu. İkimiz de bencillik yapıyor ve olabildiğince fazla zevk almak için nasıl istiyorsak öyle hareket ediyorduk. O kadınlığının isteklerine, ben de erkekliğimin isteklerine daha doğrusu emirlerine uyuyorduk. Birkaç dakika sonra o garip ritimsizlik büyük bir uyuma dönüştüğünde ikimiz de gözlerimizin içine bakarak birbirimize gülümsemiştik. Sanırım organlarımız ortak zevki yaşadıklarında daha da büyük bir zevk dalgasında sörf yapacaklarını fark etmişlerdi. Ritmi bulduk ve hızlanmaya başladık. Hem bir kez boşalmış olmanın verdiği etki, hem de boşalınca bu büyüleyici zevk dalgasının sona ereceği korkusu benim daha da uzun dayanmama yardımcı oluyordu. İkimiz de birbirimize hiç dokunmaz olmuştuk. Temas eden tek yerlerimiz cinselliğimizdi. Birbirimizin gözlerinin içine baka baka birbirimizi beceriyorduk. Artık iyice hızlanmıştım. Özge ardı arkası gelmeyen kasılmalarla boğuşurken ben de çok geç kalmadan içine boşalmıştım. Üzerine yığıldım ve hiç kalkamayacağımı düşünüyordum. Yavaşça yorgun bedenimi Özgenin soluna yuvarladım. İkimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Tek duyulan ses kesik kesik hırıltılı nefeslerimizin sesiydi.